T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BİLECİK / BOZÜYÜK - Bozüyük Fen Lisesi

PEYGAMBER EFENDİMİZİN FEDAKARLIĞI

 

 

PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED (SAV) İN FEDAKARLIĞI

Peygamber efendimizin ahlakı; şüphesiz ki yüce kitabımız, hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim idi. O her yönüyle, gelmiş geçmiş tüm insanlık için örnek teşkil ediyor. Ona iman edenlerin hayranlığı bir yana, Ona inanmayanlar bile ona hayran olmuşlardır. Çünkü O Kur'an'ın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Ahlak, edep ve hayâ adına akla gelen her şeyin, her iyi hasletin en yüksek zirvesi Peygamber efendimizde görülmüştür.

Onun hepimiz için örnek olan özelliklerinden biri de isar yönüdür. Yani kendi ihtiyaç içindeyken, ihtiyacından vazgeçerek başka bir ihtiyaç sahibinin eksikliklerini gidermektir. Nefsani arzular onda çorak topraklar hükmündedir. Üzerinde fayda veren bitkileri geçin, zehirli otları yetiştirmeyecek kadar çoraklaşmıştır. Ondan başka hiçbir insanda bu özellik zirvelere ulaşmamıştır.

İsar; cömertliğin, fedakârlığın, yardımseverliğin de üstünde olan bir davranıştır. İsar; zekâtın, sadakanın, hatta infakın bile zirvesidir. Hz Peygamber(Sav) fedakâr, cömert, samimi, kendinden çok mümin kardeşini düşünen erdemli bir toplumun oluşmasını sağlamaya çalışmıştır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel örnekler kendi hayatında mevcuttur. Peygamber Efendimiz(Sav)hayatı boyunca isteyen hiç kimseyi geri çevirmemiştir. Elinden geldiği kadar insanlara yardım etmeye çalışmış, gücünün yetmediği durumlarda gökyüzünün yıldızları olan sahabeye havale etmiştir. Bir gün adam Peygamber efendimize gelerek: 

-Ya Resulallah çok açım, demişti.

Peygamber efendimiz de hanımlarına giderek bir şeyler hazırlamalarını istemiştir. Hanımları: 
-Ey Allah'ın Resulü evde sudan başka hiçbir şey yoktur, diye cevap verince Ensar' dan biri onu misafir etmek istemiştir. Hanımına yiyeceklerinin az olduğundan kaç gündür hiçbir şey yemeyen çocuklarını oyalamasını söylemiş ve kendisi de misafirle birlikte sofraya oturmuş; fakat ışığı söndürüp kaşığı ağzına boş götürmüş. Böylelikle misafirlerinin karnını doyurmuşlar. O sahabe sabah olunca Peygamber efendimize gitmiş ve Peygamber efendimiz ona: 

-Misafirinize ikramınızdan dolayı Allah sizden razı oldu, diyerek sahabenin bu davranışını takdir etmiştir. 

Onlar Peygamber efendimizin ahlakıyla ahlaklanmış, ona en çok benzeyen kimselerdir. Rabbimiz yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim de buyurduğu gibi "Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, diğer kardeşlerini kendilerine tercih ederler." (Haşr Suresi 9. ayet) 

İsar; günümüzde unutulmaya yüz tutmuş, Peygamber efendimizin eşsiz özelliklerinden biridir. İsar, imanın göstergesi, sevginin, şefkatin, merhametin, fedakârlığın neticesidir. Yine bu konuyla ilgili Rabbimiz başka bir ayetinde şöyle buyurmuştur. "Sevdiğiniz şeylerden vermedikçe asla iyiliğe erişemezsiniz. Ne verirseniz Allah onu bilir."(Ali İmran Suresi 92)Bu ayeti kerimeden anlıyoruz ki önemli olan ihtiyaç içindeyken başkasının ihtiyacına cevap verebilmektir. Sevmediğin, ihtiyacının olmadığı şeyleri vermek kolaydır. Asıl zor olan, benliğini unutup karşındakine "ben" deyip verebilmektir. Kaç insan Peygamber efendimiz gibi yeni giydiği bürdeyi, ona en çok ihtiyacı olanın kendisi olduğu halde üzerinden çıkarıp başka bir ihtiyaçlıya verebilmiştir. En güzel özelliklerin en güzel uygulayıcısı olan Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur. "Kimin canı bir şey arzu eder ve kendi arzusuna aldırış etmeyerek başkasını kendine tercih ederse, Allah Teala onu bağışlar." Asıl isar, elindekilerinin tükeneceğinden, fakirlikten korkmadan sevgi, samimiyet dolu bir kalple verebilmektir. Günümüzdeki insanlardan kaç kişi tükeneceğinden korkmadan sevdiği şeylerden sırf Allah rızası için verebilir ki, kaç kişi pazarlıksız, çıkarsız, kendi menfaatini düşünmeden, karşılık beklemeden ihtiyacı olan şeylerden vazgeçebilir ki?

Musab bin Umeyr'in kardeşi Ebu Uzeyr, ashabın fedakârlığını şöyle anlatır: "Yanlarında esir bulunduğum Ensar, yemek vakitleri geldiğinde kendileri hurma ile idare eder, ekmek katıklarını bana verirlerdi. Ben bu vaziyetten utanır, yemeği onlara teklif ederdim. Fakat onlar kabul etmezlerdi." Zira Allah Resulü onlara esirlere iyi bakmalarını emretmişti. Bu fedakâr insanlar Allah Resulünün terbiyesinde yetişmiş, imanın aslını ondan öğrenmişlerdir. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmuştur. "Kendileri istekli oldukları halde yemeklerini yoksullara, öksüze ve esire verirler ve onlara: Bunu size Allah rızası için yediriyoruz, sizden karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Biz Rabbimizin sert, belalı gününden korkarız derler. Allah da onları o günün fenalığından korur. Yüzlerine parlaklık gönüllerine sevinç verir." (İnsan Suresi 8–11) 

Kureyş müşriklerinden Safvan bin Ümeyye, Müslüman olmadığı halde Huneyn ve Taif gazalarında Resulallah (S.A.V.) efendimizin yanında bulunmuştur. Cirane de ganimet mallarını gezerken Safvan' ın bunlara büyük bir hayret içinde baktığını görmüş ve: 

-Pek mi hoşuna gitti, diye sormuş. "Evet" cevabını alınca: 

-Al hepsi senin olsun diye buyurmuş. Bunun üzerine Safvan:

-Peygamber kalbinden başka hiçbir kalp bu derece cömert olamaz, diyerek şehadet getirip Müslüman olmuştur. Peygamber efendimizin bu eşsiz davranışları sayesinde küfürde inad eden, İslam'a düşman olan insanlar iman etmişler, düşman safındayken dost safına geçmişlerdir. Ayrıca bu sayede müminin mümin kardeşine sevgisi artmıştır. Bir defasında Hz. Fatma Peygamber efendimize ev işlerinde yorulduğunu, kendisine savaş ganimetlerinden bir kısmıyla hizmetçi almasını teklif eder. Peygamber efendimiz ise ganimetleri başka ihtiyaçlılar arasında dağıttı. Fakirlerin ihtiyacını kendi kızının ihtiyacından önde tutmuştur.

Peygamber efendimizin en büyük fedakârlıklarından biri de doğup, büyüdüğü, akrabalarının bulunduğu gönlü ile bağlı olduğu, Beytullah'ın bulunduğu mübarek şehir Mekke'yi terk etmesidir. Bu İslam davası için yaptığı en güzel fedakârlık örneğidir. 

Dünyaya isar gibi yüce duygular hâkim olsaydı, hiçbir zaman haksız yere yapılan savaşlarda insanlar ölmez, insanlar gereksiz yere birbirinin kanını akıtmazlardı. Bizler her konuda Peygamberimizi örnek almaya çalıştığımız gibi onun isar yönünü de örnek alıp insanlar arasında canlı tutmak zorundayız. Tıpkı efendimiz gibi, her şeye ilk önce kendimizden feda ederek başlamalıyız. Peygamber efendimizin "En güzel tebliğ insanın yaşayışıdır." sözünü unutmayıp yaşayışımızla herkese örnek olmalıyız. 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 17.02.2016 - Güncelleme: 23.02.2021 20:34 - Görüntülenme: 3112
  Beğen | 1  kişi beğendi